30 Eylül 2013 Pazartesi

Ölmediler, yaşadılar!

Eski Romalılar, birinin ölümünü duyurmak için “Vixit” dermiş. “Yaşadı” anlamında.
Gidenin ardından üzülmek yerine, dünyadan o gelip geçti diye sevinirlermiş.
Ardı ardına kaybettiğimiz Tuncel Kurtiz ve Turgut Özakman, “vixit” sözünü hak edenlerden.
Onlardan “öldüler” diye değil, “yaşadılar” diye bahsetmek çok daha doğru.
Çünkü sandığımızın aksine, “yaşamak” aslında her babayiğidin harcı değil. Hele şu devirde.
Kocaman bir yürek, berrak bir zihin ve gönül gerekiyor. Uyanık ve farkında olmak…
İşin kötüsü, günümüzde farkında olmak, Romalıların zamanına göre çok daha zor. 
Bizi uyutmak isteyenin bini bir para! Din bezirgânından siyaset simsarına, para babasından medya tellalına…
Hepsi de insanı bitkisel hayata sokup hissiz, düşüncesiz, tepe sersemi yapmak peşinde. 
Teknoloji bile birbirimize ulaşmamızdan çok, dünyanın çevresini her gün defalarca turlayan sermayenin peşinden şuursuzca koşmamızı sağlamak için.
Matrix filmindeki gibi, sanal bir gerçekliğin içinde kendimizi kaybetmemiz işten değil.
Sloganlar, nutuklar, güç ve gövde gösterileri hep bunun için. Saniyede binlerce veri transferi bu yüzden…
Bu yüzden dostun vefasız, düşmanın namert, aşkın ise piyasada mundar olması…
Çoğumuz zombi gibi dolaşıyoruz dünyada. Bencil robotlardan farkımız kalmıyor.
Arada uyanır gibi olsak binmeye kalkıyorlar tepemize, geçtiğimiz Haziran ayında olduğu gibi.
Böyle formatlanmış bir matrisin içinde organik hayatlar yaşamak kolay değil.
Uyanıklığını ve farkındalığını koruyacaksın. Bilincini illüzyonlara karşı her an savunmayı bileceksin.
Hazreti Hamza gibi sakin ama tetikte olacaksın, saçma sapan şeylerle uyutamasınlar diye.
Şimdi bırakalım Tuncel Kurtiz ve Turgut Özakman’ın ortaya koydukları eserleri…
Onca filmi, kitabı, piyesi ve yetiştirdikleri yüzlerce öğrenciyi bir an için bilmediğimizi varsayalım…
Onlar, sırf gerçekten yaşamayı başardıkları için bile hayran olmaya değer iki usta.
Hiçbir zaman kan uykusuna yatmamış, tüm hayatlarını açık gözler ve gönüllerle geçirmişler.
Bu yüzden gerçekten “yaşamışlar” işte. Gezegendeki milyonlarca kişinin aksine…
Kurtiz ve Özakman gibilere “öldüler” denmez. Olsa olsa “yaşadılar” denir. Ne mutlu ikisine!

Aydınlık; 30 Eylül 2013 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder