10 Eylül 2013 Salı

Olimpiyatın kitabı

Japonya’da kişi başına yılda 25 kitap düşüyor. Türkiye’de ise yılda 6 kişiye 1 kitap.
Acaba “Olimpiyatları niye kaybettik?” diye düşünmeye buradan mı başlasak?
Ne de olsa bir milletin kitap okuması, ana dilinin yazı boyutuna hâkim olması demek. Birbirinin dilinden anlaması...  
Bunu yapmayanın bırak Olimpiyat düzenlemeyi, millet olma şansı var mı? Nasıl öğreneceksin beraber sevinip üzülmeyi?
“Aynı dalın gülüyüz biz” demek hoş. Ama mesele, biraz da o gülü nasıl ifade ettiğin. Ana diline ne kadar aşina olduğun, kaç kelimeyle konuşup yazdığın.
Bir Japon, kitap okumaya bir Türkün ayırdığının 87 katı fazla zaman ayırıyor, neylersin?  
Japonların 87’de biri kadar az zamanı okumakla geçiren bir millet, düşünme yeteneğini nasıl geliştirsin?
Nasıl düşünsün kavramlarla? Çıkarsamalar yapsın? Özgün ve sağlıklı sentezlere ulaşsın?
Bunlar olmayınca herhangi bir konuda düşünsel tartışma yapmanın imkânı kalmıyor.
Haliyle, tartışmalar ya magazin geyiği ya da ağız dalaşı makamında. Konu ister siyaset olsun ister spor ya da sanat. Fikir alışverişi için zemin müsait değil.
Açıp bakalım televizyonlara: Hep bir ego savaşı, karşılıklı kibir şovları… Yüz senelik siyasi itiş-kakışlar.
Olimpiyatlarda da böyle oldu. “Biz bu işi nasıl yaparız?” sorusunu salim kafayla tartıştığımız, İstanbulluların Olimpiyatlar hakkında kafa yorduğu pek görülmedi.
İktidarı tutanlar İstanbul’un adaylığını destekledi, muhalefeti tutanlar desteklemedi. Kimse neyi, niye yaptığını pek bilmedi.
Japonya’da, milletin %14’ü kitap okuyor. Türkiye’de ise kitap okuyanların oranı %0,01.
Peki neden böyle? Niye bir şeyler yapılmaz? Ne giyip ne içeceğimizi, kaç çocuk doğurup ne kadar dindar olacağımızı söyleyenler bizi neden okumaya teşvik etmez?
“Kitap okuyan vatandaş istiyoruz kardeşim! İster Nâzım Hikmet oku ister Necip Fazıl. Ama illa oku bir şeyler!” sözünü niye duymayız yetkili makamlardan?
Yoksa kitaplara meraklı bir milleti yönetmenin daha zahmetli olacağına mı inanırlar?
Okuyan bir toplum olmakla Olimpiyat düzenleme hakkını kazanmak arasındaki bağlantıyı neden görmezler? Yeterince kitap okumadıkları için mi?
Başbakan’ın yarışın kaybedilmesine samimiyetle üzüldüğüne eminim. Keşke kendisini teselli edecek bir şey söyleyebilsek.
“Bizi çekemedikleri için vermediler!” ya da “Geziciler telekinezi yapmış, yoksa süperdik valla!” falan...
Keriz olduğumuz için, şunu demekle yetinelim: Lütfen yarından tezi yok, Japonlar gibi okuyan bir nesil yetiştirmek için düğmeye basınız. Gerisi bir şekilde kendiliğinden gelecektir! 

Aydınlık; 9 Eylül 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder