6 Şubat 2014 Perşembe

Gündem yorgunlarına tavsiyeler


        ·   Sosyal medya perhizi yapın: Işık hızıyla değişen gündem insanı serseme çeviriyor. Gelişmelere yetişmek isterken fark etmeden sosyal medya bağımlısı oluveriyoruz. Ruh sağlığımıza olumsuz etkisi sandığımızdan çok daha fazla.

        ·   Siyasete ara verin: “Memleket bu haldeyken bununla uğraşılır mı?” dediğiniz şeylerden en az birini yapmaya hemen şimdi başlayın. Türkiye hiçbir zaman kusursuz halde olmayacak. Tıpkı Amerika, Çin ya da Madagaskar gibi.

·   Fikirlerin esiri olmayın: Bu en az “duyguların esiri olmak” kadar tehlikeli bir şeydir. İnsanın gönül gözünün kapanmasına yol açar. Bırakın zihniniz ara sıra tatil yapsın.

·    Kötümserliği bırakın: “Dünyada sevgi bitmedi, sadece haber değeri yok” vecizesi o kadar da yabana atılır bir söz değildir.  Tabii profesyonel gazeteci ya da siyasetçi değilseniz.

·     Kötümserlerden uzak durun: Memleket meselelerine karşı hassas olmanız her türlü takdire şayan. Ama karamsarlıkla beslenen insanların enerjinizi emmesine sebep olmamalı.

·      Kıyametin gelmediğine inanın: Her ne kadar “deccal” ve “sahte mehdi” sözlerin bugünlerde sık işitir de olsak, dünyanın dönmeye devam etmeyeceğine dair bir emare yok. Sakin olun.

·      Yurtdışına çıkın: İlla afili bir yere gitmeniz gerekmez. Yakınlardaki görece sakin bir Balkan ülkesini ziyaret bile insanın kafasını temizleyebiliyor.

·      “Ötekilerden” korkmayın: Sizden farklı, hatta karşıt fikirli insanların da etten-kemikten olduğunu, çoluk-çocuk büyüttüğünü, sizinle benzer gelecek kaygıları taşıdıklarını hatırlayın. Bu sizi yalnızlık ve kuşatılmışlık hissinden bir nebze kurtaracaktır.

·       Gazetelere kapılmayın: Merak etmeyin, birkaç gün gazete okumazsanız memleket daha kötü ya da daha iyi hale gelmez. Sadece ruhunuz biraz dinlenmiş olur.

·       Mizah duygunuzu kaybetmeyin: Unutmayın ki yerinde bir espri en karanlık bulutları dağıtmaya, en derin melankoliye son vermeye kadirdir.

·       Küçük şeyler düşünün: Memleketi kurtarmak her gün mümkün olmasa da bir evsize yardım etmek, bir sokak köpeğini doyurmak ya da yalnız bir akrabaya telefon açıp hatırını sormak gayet mümkün. Üstelik iyileştirici de!

·       Büyük şeyler düşünün: Mesela, Kozmosla ilgilenin. Ömer Hayyam’ın “Durmadan kurulup dağılan şu alemde alacağın bir nefestir, o da boştur boş!” sözü bir başlangıç olabilir.

·       Anı yaşamaya çalışın: Geçmişteki sosyal travmalar ya da gelecekle ilgili milli kaygıların şu an hiçbirimize faydası yok. Aslında mevcut bile değiller. Olmayan şey için psikolojimizi bozmak niye?

·       Kendinizi önemli hissetmenin başka yolunu bulun: Şu dünyada pek az şey biz sıradan vatandaşların kontrolünde. Özellikle konu siyaset olduğu zaman. Yaşadığımız dönem 200 yıl sonraki ders kitaplarında belki de tek bir cümleyle anılacak o kadar!

·       Siyaset tartışırken kalp kırmayın: Çoğu meselenin içyüzünü kabinedeki bakanlar bile bilmiyor. “Oyunun” bir parçası değilseniz söyleyeceğiniz her söz hariçten gazel olacaktır.

·       Fikirlerinize güvenin: Gerçekten sağlamlarsa onları hiçbir rüzgâr dağıtamaz, hiçbir sel alıp götüremez. Ne olursa olsun kaya gibi ayakta kalırlar. Öyle değillerse de zaten üzülmeye değmez.

·       Meditasyon yapın: Yaşam tarzınıza göre namaz da kılabilir, yoga da yapabilirsiniz. Hepsi de zihniniz için detoks işlevi görecektir.

·       Ülkenize güvenin: Türkiye’nin sorunlarına üzülmek kadar onun bunca soruna rağmen hâlâ ayakta oluşuna hayranlık duymak da mümkün. Demek ki memleketin mayası sağlam!

·       Bu yazıyı paylaşın: Özellikle farklı dünya görüşüne sahip kişilerle. İnsanoğlunun paylaşmaya ne kadar açık olduğunu görüp şaşıracaksınız!

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder