27 Mart 2014 Perşembe

Seni bu havalar bile mahvedemezse


Gün olur, güzel havalar bile mahvedemez insanı.

Mesela perşembedir, hayatın yükü omuzlarına cebren ve hile ile çökmüştür yine.

Birbirine dolanmış seçim ve geçim dertleri kalbine batmaktadır, cam parçaları misali.

Girilecek toplantılar, son ödeme günleri, tapeler, çözümsüzlükler vardır.

Herkes kendi derdine düşmüştür etrafta. Halinden anlayacak kimse yok gibidir. “Beni bu güzel havalar mahvetti, böyle günde âşık oldum” diyen Orhan Veli sanki Çince konuşmaktadır.

O zaman kapat gözlerini. Baharla erimiş kar sularıyla sürüklenen bir dal parçası olduğunu düşün.
“Ben olmuşum dal parçası!”” deme.

Meşgulsün, bliyorum. Sadece birkaç saniye.

Düşün ki senden bağımsız bir kozmik akışta, dış kapının mandalısın. Gezegen uğultuyla dönüyor.

Sen olsan da olmasan da, dışarıda şu bahar var. Tek yapman gereken, azıcık mahvetmesine izin vermek.
Bütün tersanelerine girsin, ordularını dağıtsın, kalelerini zapt etsin. Çünkü savaşarak geçirdiğin şu hayatta bir şeyin olsun seni mahvetmesi şart.

Bir şeyin zırhını delip kalbine ulaşması lazım. Yara izlerinden ve geçmiş kışlardan yapılmış zırhını.
Bir sesin seni çağırması, bir görüntünün gözünü alması, biir kokunun burun direğini sızlatması...

Yoksa Allah korusun, hiçbİr şeyin mahvedemediği bir yenilmez savaşçıya dönüşeceksin!
Zırhın daha da kalınlaşacak, kılıcın daha da keskinleşecek, mızrağın daha da sivrilecek.

Biliyorum... Uzun ve zorlu bir kış geçirdin.

Kar demeden, tipi demeden her gün savaştın kendin ve yakınların için. Onları kar canavarlarından korudun, ejderhaları evinden uzak tuttun, buz kesmiş ellerinle yiyecek taşıdın.
Mahvolmaktan çok korktun. Kim bilir ne çok ayazda kaldı kalbin.

Ama bari şimdi as zırhını duvara ve yenilmez olmaya ara ver. Bırak hiç olmazsa şu bahar seni yensin.

Çıkar bak çocukluk resmine. Bakalım güzel havaların bile yenemediği bir savaşçıya benzetecek misin.

İzin vermezsen, sana dokunamadan geçip gidecek bahar. Sondan kaçıncı bahar olduğunu bilemeyeceksin.
Sana demiyorum ki Orhan Veli gibi istifa et evkaftaki memuriyetinden. Tütüne alış. Eve ekmekle su götürmeyi unut. Son anda uyaracak birileri çıkar nasılsa.

Ama bırak biraz mahvetsin seni bu güzel havalar. Sen bunu çoktan hak ettin.

t.k.

 

 

 

 

 

 

 




 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder