16 Haziran 2015 Salı

Yılın sürpriz filmi: Şahikalar

Yazan: Esat Fehmi Kalemşor

Ahben Sonel ismi genç dimağlara yabancı gelebilir. Fakat sinemamızın mazisini bilen kemale ermiş sanatseverler onu şüphesiz hatırlayacaktır. Bilhassa 1970’li yıllarda yaptığı avangard, eksperimental ve melodramatik çalışmalarla bir hayli sükse yapmıştı.
Bazıları ondan “Yerli Andy Warhol” diye sitayişle bahsederken bazıları da lalettayin yönetmen sayıp küçümsediler. Kesin olansa Sonel’in bir nevi harika çocuk, bir sinema fenomeni oluşudur.
O vakitlerki Ulusal Sinemacılar-Sinematekçiler münakaşasının haricinde, kendine has ve gayet Avrupai bir üslup tutturmuştu. Bu onu hem hür hem de yalnız kıldı. Hatta denilebilir ki piyasadan uzak kalması da bu yalnızlığından dolayıdır.
Yıllarca ortalarda görünmedi Sonel. Ta ki “Şahikalar-Kötülüğün Sonu” ufukta belirene kadar. Gerçi böyle bir senaryosunun olduğu 70’lerden beri konuşulur dururdu. Ahben Sonel’in çekilmeyen filmi tam bir Yeşilçam efsanesiydi. Çiçek Bar’da kulaktan kulağa yayılmıştı. Önce başrol için düşünülen Enis Fosforoğlu’nun meşguliyetinden dolayı ertelendiği konuşuldu, sonra hepten rafa kalkıp unutuldu proje. Meğerse uykuya yatmış, uyanacağı zamanı bekliyormuş.
Uyuyan güzeli uyandıran, ismine camiamızda ilk defa rastladığımız prodüktör Zafer Yıldız. İşin aslı kendisi kimin nesi bilmiyoruz. Ama mühim olan böyle cesur müteşebbisleri aramızda görmemiz. Ne de olsa üzümünü yiyip bağını sormamak sinemanın fıtratında var.
Gelelim “Şahikalar-Kötülüğün Sonu” filmine. Bir kere Ahben Sonel yıllar evvel yazdığı senaryoya sadık kalmış. Zaten kendisinin bu konudaki hassasiyetini bilen bilir. Yer yer “Dünyayı Kurtaran Adam” tarzı bir “B Movie” izlediğiniz hissine kapılıyorsunuz sonra birden günümüzün Marvel kahramanlarıyla aşık atan bir avantür doğuyor. Tam fantezi galebe çalacakken birden gözü yaşlı bir melodrama yelken açıyorsunuz. Kült yönetmen Ahben Sonel 100 senelik sinemamızın tüm hasletlerini filminde harmanlamak azminde.
Peki muaffak olabiliyor mu? Hayret ve tecessüsle söylemek gerekir ki ekseriyetle oluyor. Sanki 37 yılda filmi zihninde tekrar tekrar çekmiş, kurgulamış, müziklendirmiş. Şimdi yaptığıysa onu peliküle aktarmak sadece. Prodüktör Zafer Yıldız’ın galada söylediği gibi: “Bizi, bize, bizle anlatmak.”
Filmde kaza sonucu hayatı değişen bir esas çocuk var. Onu evine alan bir profesör var. Profesörün esas çocuğa aşık olan ve onu iyileştirmek azmindeki kızı var. Bu uğurda kullanılan envai çeşit ilmi deneyler, atomik infilaklar ve neticede hasıl olan süper kahramanlar nesli var.
Tabii dünyayı ele geçirmek ihtirasındaki süper-kötü adamı da ihmal etmeyelim. Bu rolde adeta devleşen Suat Güneş’i gözümüz bir yerden ısırıyor ama nereden?
İtiraf edelim, bu kadar üsluptan üsluba sıçrayan bir filme ya bir kaçık ya da bir dahi cesaret edebilirdi. Ahben Sonel’in kaçık olmadığı aşikâr. Kulağa çılgınca gelebilir ama ne yaptığını bilen bir rejisörden bahsediyoruz.
Geçenlerde yaşadığı bir dizi skandalla zor durumda kalan aktör Boğaç Boray başarılı bir kompozisyon çizmiş. Kendisi salon adamından süperkahramanlığa natürellik içinde geçiş yapabiliyor. Bilhassa fiziki mutasyona maruz kaldığı sahnelerde takdire şayan!
Boray’a başrolde eşlik eden Arzu Yıldız hakkındaysa, ne yalan söyleyelim bazı tereddütlerimiz vardı. Öyle ya, sinema tarihi başrole prodüktörün eşi kontenjanından yükselip sükut-u hayal yaratmış esas kızlarla dolu. Ne mutlu ki Arzu Yıldız bizi mahçup etti. Sadece romans faslı değil, aksiyon sahnelerindeki performansıyla da. Bizden sinema camiasına tavsiye, böyle uçan tekme atan bir aktristle münakaşa etmesinler!
Sektörümüzün başarılı reji asistanlarından Tuna Kaplan’ın aksesuar-efekt uzmanı Ejder Kaplan’ın kızı olduğunu biliyor muydunuz? İşte bu filmde öğrenmiş olacaksınız. Nasıl mı? Aman sürprizi bozmayalım. “Şahikalar”ın aynı zamanda unutulmaz Meral Sonel’in geri dönüş filmi olduğunu çıtlatalım sadece. Zeki Süzen imzalı kostümler de epey iddialı.
Peki tenkit edilecek yan hiç mi yok? Tabii ki var. Senaryo maalesef 1977’de yazılmş olmanın zaaflarını taşıyor. Prodüksiyon ve efektler sık sık müsamahamıza sığınıyor. Melodramla fantezi arasında kurulan denge bilhassa son yirmi dakikada Ahben Sonel’in mesaj verme kaygısından ötürü bozuluyor. Bereket versin filmin aurası sağlam.
Ahben Sonel köprünün altından akan sularla boğuşa boğuşa çekmiş “Şahikalar-Kötülüğün Sonu”nu. Bu da filmin hem gücünü hem de zaafını teşkil ediyor.
Bu arada, kulaktan kulağa yayılan yeni bir rivayete göre, “Şahikalar”ın 37 yıl sonra günışığına çıkması da hayli maceralı olmuş. Belki günün birinde başka bir rejisör de çıkıp bunun filmini yapar. Belli mi olur?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder