5 Kasım 2014 Çarşamba

Survivor iç savaş

Programımız, ülkemizde zaman zaman çıkartılmak istenen iç savaşın “reality şov” formatında gerçekleştirilmesi esasına dayalıdır.
Daha önce “Sörvayvır” seyretmiş olanlar, ne demek istediğimizi gayet iyi anlar.
“Açlık Oyunları” filmini izlemiş olanlarsa, format hakkında daha sağlam fikir sahibi olur.
Program için Gökçeada ya da Bozcaada’nın bir aylığına kapatılması öngörülmüştür.
Öyle dünyanın öbür ucuna falan gitmeye gerek yoktur. Vatan toprağının nesi eksiktir.
Taraflardan seçilecek aksiyon ve adrenalin meraklısı 10’ar yarışmacı, bu iş için yeterlidir.
Seçmelerde, “Yakacasın şu dinsizleri cayır cayır!” diyenlerle “Sallandıracaksın şu yobazlardan 3-5 tane!” diyenlere torpil yapılacaktır.
Hatta “En iyi Kürt ölü Kürttür!” diyenlerle “En kötü Türk canlı Türktür!” diyenlere öncelik tanınacaktır.
Kendisinden farklı herkese alerjisi olan fanatik tiplerin seçilmesine azami dikkat gösterilecektir. 
Yarışmacılar gerekli techizatla donatıldıktan sonra adaya salınacak ve canlı yayında seyrine bakılacaktır.
Söz konusu teçhizatın gerçek mermi ve silahlar olması şart değildir. Hatta paint-ball malzemesi de aynı işi görür. Ne de olsa şov dünyasındayız.
Yarışmacılar birbirlerini boyalı mermilerle avlamaya çalışırken biz de milletçe nefesimizi tutup izleyeceğiz.
Amaç, herkes kendi tuttuğu takımı SMS atarak desteklerken kimsenin sokakta çatışmaya zaman bulamaması.
Helal sakallı bir yiğidin küpeli bir delikanlı ile mücadelesinin heyecanla izlenmesi mesela.
Ya da K. Atatürk dövmeli hanım kızın poşulu hemcinsiyle rekabetinin bizi ekran başına kilitlemesi.
İç savaş ortamının televizyon ekranında tüm yönleriyle, temsili olarak canlandırılması.
Gökçeada atmosferinde her şeyin aslında oyun ve tezgâhtan ibaret olduğunun altının çizilmesi.
Hatta takımlara birkaç “selebriti” takviyesiyle her şey daha da renkli hale getirilebilir. Yıldız Tilbe bir takıma, Nihat Doğan diğer takıma... Hem arada şarkı da söylerler.
Böylece hem milletin gazı alınacak hem de çatışmalar tarafların belli ölçülerde tatmin edilmesi yoluyla yumuşayacaktır.
Aksiyona ve adrenaline doyan halkımızın sokakta birbirini tepelemeye hali ve isteği kalmayacaktır.
Hem de televizyonlarımız bol reklam alacak bir müzik-eğlence programı kazanmış olacaktır. Kazan-kazan durumu diye işte buna denir!
Tabii ülkemizde iç savaş çıkarmaya çalışan iç ve dış güçlere, bu program sayesinde daha çok para kazanacaklarını hakkıyla anlatmak gerekliliği de vardır.
Çünkü şu kavanoz dipli dünyada barış ne zaman olur? Kimse savaştan para kazanmadığında. Barış daha kârlı göründüğünde.

 

 

 

 

 

 

 

  

 

1 yorum: