13 Ekim 2014 Pazartesi

Romancının yapacağı yorum anca bu kadar olur

“Senin aslında ne istediğini bilmiyor muyuz sanki!”
“Demokrasiyi sizin gibilerden öğrenecek değiliz!”
“Sen önce dön de kendi soyuna sopuna bak!”
Bunlar siyaset arenasında her gün duymaya alışkın olduğumuz tartışma sözleri, değil mi?
Tabii üç aşağı-beş yukarı benzerlerini kültür-sanat dünyasında da duymak mümkün.
“Ben okumam varoş çocuklarının yazdığı romanı!”
“Kolejli kızların yaptığı muhalif müzikten ne olur ki zaten!”
Hatta gündelik hayatımızda sık sık duyar ve bazen de dayanamayıp kullanırız böyle sözleri.
“Kadın değil mi, park edemez tabii!”
Türkiye’de köşe yazılarının çoğu bu mantıkla yazılır. Siyasi nutukların geneli bu mantıkla atılır.
Memleketin hakim mantığıdır ve adına Latince’de “Argumentum ad hominem” denmektedir.
Tepkiyi ya da cevabı karşımızdakinin duruşuna ya da fikrine değil, doğrudan şahsına yönlendirmektir. Önerme yerine önermeyi yapan kişiyi tartışma konusu yapmak.
Dünyada bu mantıksal bir safsata olarak kabul edilir. Yazar dostum Alper Canıgüz ise basitçe “mantık hatası” ya da "bağlam özürlülük" der.
Bruce Lee’nin sevdiği deyimle, karşımızdakinin işaret ettiği yere değil, parmağına bakmaktır.
Genellikle “Şu salağın parmağına da bakın ha-ha-ha!” derken gösterdiği kaplan tarafından mideye indirilmeye yol açar.
Sorun şu ki, siyasi ya da kültürel tartışmalarımızın neredeyse tamamı işte bu safsata üzerine kuruludur.
“Argumentum ad hominem” yasaklansa, memlekette tartışma kalmaz. Köşe yazarlarının ve siyasetçilerin çoğu işsiz kalır.
Çünkü kavramlar yerine birbirimizin soyunu-sopunu, özel hayatını, kişiliğini ya da mazisini mevzu ederiz biz.
Böyle olduğu için de hiçbir tartışma mantıklı bir senteze varmaz. Düşünce zemini oluşmaz.
Yabancılarla tartışırken de aynı şeyi yaptığımız içindir ki dünya medyası şaşkın gözlerle bakar bize.
Psikolojik sebeplere girmek uzun sürer ama benlik sorunlarından kaynaklandığı söylenebilir belki.
“Ad hominem” birebir çevrildiğinde “kişiye” anlamına geliyor. Tartışmada her şeyi kişisel almak ya da kişiselleştirmek gayreti.
“Sen asıl kendine bak!” ya da “Sana benzer!” çocukların favori tartışma argümanlarıdır, malum.
Demek ki bir toplumun “ad hominem” düzeyini aşıp kavramlarla tartışmaya başlaması az buçuk kemale ermesine bağlı. 
O zamana kadar da birbirimize gösterdiklerimizi değil sadece bir sürü parmak görmeye devam edeceğiz. Herkes manikürünü yaptırsın.
t.k
 

2 yorum:

  1. ....Kendimizi seçtiklerimizle değil de, seçmediklerimizle tarif etmeyi seviyoruz. Yani ne olduğumuzu değil, ne olmadığımızı ilan ederek benzeşlerimizi çağırıyoruz. Ahmet Mümtaz Taylan.

    YanıtlaSil
  2. Türkçe olarak ta biz homini gırtlak desek.yerinde olur zannımca. işte herşeye..gırtlak patlatıyoruz kendimiz hariç..

    YanıtlaSil