“Senin aslında ne istediğini bilmiyor
muyuz sanki!”
“Demokrasiyi sizin gibilerden öğrenecek
değiliz!”
“Sen önce dön de kendi soyuna sopuna
bak!”
Bunlar siyaset arenasında her gün
duymaya alışkın olduğumuz tartışma sözleri, değil mi?
Tabii üç aşağı-beş yukarı benzerlerini
kültür-sanat dünyasında da duymak mümkün.
“Ben okumam varoş çocuklarının yazdığı
romanı!”
“Kolejli kızların yaptığı muhalif
müzikten ne olur ki zaten!”
Hatta gündelik hayatımızda sık sık duyar
ve bazen de dayanamayıp kullanırız böyle sözleri.
“Kadın değil mi, park edemez tabii!”
Türkiye’de köşe yazılarının çoğu bu mantıkla
yazılır. Siyasi nutukların geneli bu mantıkla atılır.
Memleketin hakim mantığıdır ve adına Latince’de
“Argumentum ad hominem” denmektedir.
Tepkiyi ya da cevabı karşımızdakinin
duruşuna ya da fikrine değil, doğrudan şahsına yönlendirmektir. Önerme yerine
önermeyi yapan kişiyi tartışma konusu yapmak.
Dünyada bu mantıksal bir safsata olarak
kabul edilir. Yazar dostum Alper Canıgüz ise basitçe “mantık hatası” ya da "bağlam özürlülük" der.
Bruce Lee’nin sevdiği deyimle,
karşımızdakinin işaret ettiği yere değil, parmağına bakmaktır.
Genellikle “Şu salağın parmağına da
bakın ha-ha-ha!” derken gösterdiği kaplan tarafından mideye indirilmeye yol
açar.
Sorun şu ki, siyasi ya da kültürel tartışmalarımızın
neredeyse tamamı işte bu safsata üzerine kuruludur.
“Argumentum ad hominem” yasaklansa,
memlekette tartışma kalmaz. Köşe yazarlarının ve siyasetçilerin çoğu işsiz
kalır.
Çünkü kavramlar yerine birbirimizin
soyunu-sopunu, özel hayatını, kişiliğini ya da mazisini mevzu ederiz biz.
Böyle olduğu için de hiçbir tartışma
mantıklı bir senteze varmaz. Düşünce zemini oluşmaz.
Yabancılarla tartışırken de aynı şeyi yaptığımız
içindir ki dünya medyası şaşkın gözlerle bakar bize.
Psikolojik sebeplere girmek uzun sürer
ama benlik sorunlarından kaynaklandığı söylenebilir belki.
“Ad hominem” birebir çevrildiğinde
“kişiye” anlamına geliyor. Tartışmada her şeyi kişisel almak ya da
kişiselleştirmek gayreti.
“Sen asıl kendine bak!” ya da “Sana
benzer!” çocukların favori tartışma argümanlarıdır, malum.
Demek ki bir toplumun “ad hominem”
düzeyini aşıp kavramlarla tartışmaya başlaması az buçuk kemale ermesine bağlı.
O zamana kadar da birbirimize
gösterdiklerimizi değil sadece bir sürü parmak görmeye devam edeceğiz. Herkes manikürünü yaptırsın.
t.k
....Kendimizi seçtiklerimizle değil de, seçmediklerimizle tarif etmeyi seviyoruz. Yani ne olduğumuzu değil, ne olmadığımızı ilan ederek benzeşlerimizi çağırıyoruz. Ahmet Mümtaz Taylan.
YanıtlaSilTürkçe olarak ta biz homini gırtlak desek.yerinde olur zannımca. işte herşeye..gırtlak patlatıyoruz kendimiz hariç..
YanıtlaSil